top of page

Prof Dr Saim Yılmaz

"Kılcal varis tedavisinde altın standart iyi bir mikroskleroterapidir"

Kılcal varisler en sık lateral subdermik venöz plexus ve korona flebektika şeklinde görülürler.
Korona flebektika, altta yatan venöz yetmezlik giderildikten sonra, mikroskleroterapi ile kolayca tedavi edilebilirler.

KILCAL VARİSLER

 

Kılcal varisler, özellikle kadınlar için en önemli başvuru nedenlerinden birisidir. Kılcal varisler için genelde söylenenler, görüntü problemi yarattıkları, sağlık problemi oluşturmadıkları ve tedavi edilmelerine rağmen sürekli tekrar ettikleridir. Ancak aslında, kılcal varis olarak tanımlanan varisler birbirinden oldukça farklıdır. Olguların çoğunda, kılcal varisler Lateral Subdermik Venöz Plexus (LSVP) olarak adlandırılan orta boy varislerle birliktedirler. LSVP, bacağın dış yan kısmında bulunan ve dikkatli bakıldığı zaman kolayca görünen, mavi-yeşil damarlardan oluşan bir toplardamar ağıdır. Bu ağ, aslında anne karnında yaşadığımız dönemde bacaklarımızın kullandığı normal toplardamarlar iken, doğumdan sonra kuruyan bir damar kalıntısıdır. Bu kalıntı, bazı kişilerde yeniden aktive olup büyümekte ve söz konusu varis ağını oluşturmaktadır. LSVP ile birlikte olan kılcal varislerde ideal tedavi skleroterapi, ya da daha bilinen ismiyle köpük tedavisidir. Çünkü, yüzeyde görünen kılcal varisler bir bütünün parçasıdır, dolayısıyla sadece yüzeydeki kılcal varisler değil, tüm damar ağı tedavi edilmelidir.

 

Kılcal varisler, özellikle genç bayanlarda bazen izole olarak bacağın birkaç yerinde bulunabilir. Daha nadir rastlanan bu durumda, kılcal varisler çok ince ve sayıca çok azdır, ancak bazı kişiler yine de görüntüden rahatsız olabilirler.  Bu tür kişilerde, skleroterapi zordur, buna karşılık yüzeyden yapılan lazer (transdermal lazer) ya da benzeri tedaviler daha uygun olabilir.

Kılcal varisler, bazen de böğürtlene benzer pembe mor renkli 1-2mm lik damarlar şeklinde olabilir. Ayak bileği çevresi başta olmak üzere bacağın çeşitli bölgelerinde olabilen bu varislere sıklıkla orta boy (retiküler) varisler hatta daha büyük varisler (variköz venler) eşlik edebilir. Korona flebektika adı verilen bu kılcal varis türünde, genellikle altta yatan bir venöz yetmezlik vardır ve kılcal varis tedavisinden önce bu venöz yetmezlik ve varsa büyük varisler tedavi edilmelidir. 

Yukarıda anlatıldığı gibi, kılcal varislerin farklı tipleri vardır ve bunların bir kısmında altta yatan bir venöz yetmezlik olabilir. Kişisel tecrübeme göre, kılcal varis şikayetiyle gelen hastaların yaklaşık %40 ında altta yatan ciddi bir venöz yetmezlik saptadığımı söyleyebilirim. Bu nedenle, sadece kılcal varisleri olan hastalar da renkli Doppler ultrasonla ayrıntılı olarak incelenmeli ve venöz yetmezlik saptanırsa öncelikle bu yetmezlik tedavi edilmelidir. Eğer bu yapılmazsa, kılcal varis tedavisi ya başarısız olacak ya da kılcal varisler kısa sürede tekrar edecektir. 

 

Kılcal varis hastalarında, renkli Doppler ultrasonda reflü, yani venöz yetmezlik saptanırsa, öncelikle venöz yetmezliğin bulunduğu damar (safen ven, perforan ven vs) lazer, radyofrekans gibi yöntemlerle kapatılmalıdır. Eğer bu venöz yetmezlik sonucu oluşan büyük varisler varsa bu varisler de kılcal varislerden önce skleroterapi ve miniflebektomi gibi yöntemlerle tedavi edilmelidir.

Venöz yetmezlik yoksa, ya da tedavi edilmişse kılcal varis tedavisine geçilebilir. Kılcal varis tedavisinde temel yöntem "iyi" yapılmış bir mikroskleroterapidir (köpük tedavisi). Mikroskleroterapide, büyüteç altında saç teli kadar ince iğnelerle kılcal varislere girilir ve çok az miktarda ilaç verilir. Ancak mikroskleroterapi, uygulayan hekime çok bağımlı bir tedavi yöntemidir. İşlem sırasında, her enjeksiyonda çok az miktar ve yoğunlukta ilaç düşük basınçla verilmeli, kılcal varis dışına ilaç kaçmamalı ve mümkünse her bölgeye birden fazla enjeksiyon yapılmalıdır. Mikroskleroterapi bu şekilde yapıldığı zaman, hekim için oldukça sabır ve özen gerektiren zor bir işlemdir ancak hasta için de kolay, ağrısız ve sonuçları yüz güldürücü bir tedavi şeklidir. Yanlış ya da dikkatsiz uygulandığı zaman da, maalesef bazı komplikasyonlara yol açabilir ve görüntüyü eskisinden daha kötü hale getirebilir. 

Tanı için ne yapılmalı?

Nasıl tedavi edilmelidir?

bottom of page